Tarot kartları denince akla hemen Çingeneler, Antik Mısır tapınakları veya gizli cemiyetler gelir. Popüler kültür bu gizemi sever. Peki tarihsel kanıtlar ne diyor? Tarot sadece bir fal aracı mı, yoksa daha derin bir oyun mu?
Tarihsel belgeler, Tarot'un 15. yüzyılda Kuzey İtalya'da (Milano, Ferrara, Bologna) "Tarocchini" adıyla, soylular için bir kart oyunu olarak doğduğunu gösteriyor. En eski destelerden biri olan Visconti-Sforza destesi, dönemin sanatını yansıtan el yapımı bir şaheserdi.
18. yüzyıla gelindiğinde, Fransız okültistler bu kartların üzerindeki sembollerin basit bir oyunun ötesinde olduğunu fark ettiler. Antoine Court de Gébelin, tarotun kayıp Antik Mısır bilgeliğini (Thoth'un Kitabı) sakladığını iddia etti. 1910 yılında Arthur Edward Waite ve Pamela Colman Smith'in tasarladığı Rider-Waite destesi, sembolleri standartlaştırarak bugün kullandığımız modern tarotun temelini oluşturdu.
Tarotun modern dünyada kabul görmesindeki en büyük etkenlerden biri, ünlü İsviçreli psikiyatrist Carl Jung'dur. Jung, Tarot kartlarının "Arketip"leri (kolektif bilinçdışındaki evrensel insan modellerini) barındırdığını söylemiştir.
Jung'a göre tarot bakmak, bilinçdışımızdaki süreçleri bilince çıkarma yöntemidir. Yani kartlar geleceği mutlak bir şekilde göstermekten ziyade, iç dünyamızı yansıtan bir aynadır.
Bu kadim sembollerin size ne söylediğini merak ediyor musunuz? Yapay Zeka Yorumcusuna Sorun.